Bültenimizin bu sayısındaki röportajını, İYTE Biyomühendislik lisans ve 2024 yılı yüksek lisans mezunumuzla gerçekleştirdik.
Şu anda Finlandiya’da doktora çalışmalarına devam eden mezunumuzla, İYTE’de Biyomühendislik okumaya nasıl karar verdiğini, lisans ve yüksek lisans sürecinde onu en çok etkileyen deneyimleri, yurt dışında doktora yapma fikrinin nasıl oluştuğunu ve neden özellikle Finlandiya’yı tercih ettiğini konuştuk.
İYTE’de Biyomühendislik okumaya nasıl karar verdiniz?
Aslında doğa bilimlerine ve mühendislik hesaplamalarına ilgim hep yüksekti ama beni çeken şey sadece formüller ve teoriler değil, bunların gerçek hayattaki karşılığıydı. Hücrelerin nasıl çalıştığı, moleküler düzeyde neler olup bittiği beni hep büyülemiştir. Biyolojiyle mühendisliğin birleştiği noktada multidisipliner yapıya sahip olan biyomühendislik bölümü bana çok mantıklı ve heyecan verici geldi. İYTE’yi ise araştırmacı yönü güçlü, özgür düşünen bir ortam sunduğu için ve biyomühendislik eğitiminde kapsayıcı olması nedeniyle seçtim.
Lisans ve yüksek lisans süreciniz boyunca sizi en çok etkileyen deneyim neydi?
Lisans yıllarımda Engin Özçivici hocamızın laboratuvarında gönüllü olarak çalışmaya başlamam, dönüm noktası oldu diyebilirim. O laboratuvarda gerçekten bilim üretmenin ne demek olduğunu gördüm ve laboratuvar tecrübelerimin temelleri de atıldı. Yüksek lisans sürecindeyse, kendi projemi yönetmeye başladığım an, sorumluluğun ne kadar arttığını ama aynı zamanda yaratıcılığın da ne kadar devreye girdiğini hissettim. Yüksek lisans tezimi savunduğum ve tezimin yayınlandığı zamanlar ise akademik hayata gerçekten adım attığımı hissettiğim zamanlardı. Çok büyük bir yoğunluk ve disiplinin ardından değer üretmenin nasıl olduğunu deneyimledim bu süreçte.
Yurt dışında doktora yapma fikri nasıl oluştu? Finlandiya’yı seçme sebebiniz neydi?
Bilimin evrensel bir dili olduğuna inanıyorum. Farklı araştırma ortamlarını tanımak, yeni bakış açıları kazanmak istiyordum. Bu nedenle yurt dışı fikri lisansın sonlarına doğru netleşti. Finlandiya ise araştırma kalitesi, akademik özgürlük ve yaşam dengesiyle öne çıktı. Ayrıca sürdürülebilirlik ve etik değerlere önem veren bir akademik kültürü var. Bu da bana çok uyuyordu.
İYTE’de aldığınız eğitim, doktora sürecinizde size nasıl katkı sağladı?
İYTE’de aldığımız teorik altyapı gerçekten güçlüydü. Ama bence asıl katkı, bize analitik düşünmeyi ve eleştirel yaklaşmayı öğretmesiydi. “Neden böyle?” diye sormayı alışkanlık haline getirmiştik. Bu da doktora sürecinde hem deney tasarlarken hem de literatürü sorgularken büyük avantaj sağladı. Aynı zamanda; İYTE’deki biyomühendislik eğitim içeriğinin çok kapsayıcı olması, çeşitli alanlarda çalışma özgürlüğüne de altyapı sağladı. Böylelikle bir çok farklı alanı birleştirme ve zengin projelerde çalışma konusunda tereddüt yaşamadığımı söyleyebilirim kendi adıma.
Finlandiya’da araştırma ortamı ve akademik hayat Türkiye’den ne yönde farklı?
İlk fark ettiğim şey, iş-yaşam dengesi ve güven ortamıydı. Türkiye ile de benzerlikler var tabii ki. Soru sormak, hata yapmak, tartışmak çok doğal. Ayrıca projeler daha uzun soluklu ve planlı ilerliyor. Kaynaklara erişim açısından da genellikle daha avantajlılar. Ayrıca burada fark olarak; Tıp eğitimi alan öğrenciler eş zamanlı olarak doktoraya başlıyabiliyorlar. Burada daha küçüklükten itibaren gelen bir akademik disiplin farkı var. Doğaya çok ciddi anlamda önem veriliyor ve korunuyor bu da her alanı olumlu yönde etkiliyor elbette.
Biyomühendislikte odaklandığınız araştırma alanı nedir? Kısaca anlatır mısınız?
Araştırma alanım biyomekanik, doku mühendisliği ve hücre-materyal etkileşimleri üzerine. Yüksek lisansımda manyetik levitasyon kullanarak hücrelerin 3D kültürünü gerçekleştirdim; bu sayede daha fizyolojik bir ortamda hücresel davranışları inceledik. Şu anda ise osteoartrit üzerine çalışıyorum. Kıkırdak dokusunun biyomekanik özelliklerini ve dejeneratif süreci anlamaya, bu sürece yönelik biyomalzeme temelli yaklaşımlar geliştirmeye odaklanıyorum.
Yurt dışı akademik başvuru sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli şey sizce nedir?
Bence en önemli şey, başvurulan yerin ve danışmanın sizin araştırma ilgi alanlarınıza gerçekten uyup uymadığını iyi analiz etmek. Sadece üniversitenin adı ya da ülkenin popülerliği değil; sizin orada gelişip katkı sağlayıp sağlayamayacağınız önemli. Ayrıca motivasyon mektubu çok kritik; samimi, net ve hedef odaklı olması gerekiyor. Ek olarak; dahil olacağınız grubun geçmiş çalışmalarını ve halihazırda çalışma alanlarını ve hangi alanlara odaklandığını iyi araştırmak ve katkı sağlayacağınız kısmı belirlemek çok önemli.
Bu alanda kariyer hedefi olan öğrencilere en önemli tavsiyeniz ne olurdu?
Merak duygusunu kaybetmesinler ve “başarısızlık”tan korkmasınlar. Akademik hayat, bolca deneme ve yanılmayı içeriyor. Ayrıca, sadece derslerle değil, laboratuvar tecrübeleriyle, seminerlerle ve hatta bilimsel topluluklarla aktif olarak ilgilenmek çok fark yaratıyor. Hobilere de zaman ayırmayı ihmal etmeyin derim 🙂
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Evet, şunu eklemek isterim: Kariyer yolculuğu çok kişisel bir süreç. Herkesin yolu farklı şekilleniyor. Kendi ilgi ve değerlerinize göre seçim yapmak, dışarıdan nasıl göründüğünden çok daha önemli. Ve en önemlisi, bu yolculukta destek almak kadar destek vermeyi de unutmayın. “Yılmamak” bu süreç için anahtar kelime bence!
Vakit ayırdığınız için teşekkürler!

