Enstitümüz Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Lisans (2009) ve Yüksek Lisans (2012) mezunumuz Dr. Geylani Can, genç bilim insanlarına verilen 400 bin dolar değerindeki “Transatlantik Araştırma Ödülü”nün sahibi oldu.
Bültenimizin bu sayısında Dr. Geylani CAN ile İYTE’deki öğrenim sürecini, İYTE’li olmanın kendisi için anlamını, İYTE öğrencilerine tavsiyelerini, bu başarısına katkı sunan etkenleri ve gelecek planlarını konuştuk.
Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini İYTE Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünde tamamladınız. Üniversite tercihi yaparken bölümünüzü ve İYTE’yi tercih etmenizin en önemli nedenleri nelerdir?
Moleküler Biyoloji yeni bir alandı, bu alanda okumak istiyordum. İYTE’yi tercih etmemin en önemli sebebi İngilizce olması ve İzmir’de olması diyebilirim.
Başarılarınızda İYTE’de aldığınız eğitimin nasıl bir katkısı oldu? Size göre İYTE’nin avantajları nelerdir?
En önemli avantajı Bölümün yeni açılmış olması ve Hocaların yurtdışından yeni gelmiş olmasıydı diyebilirim. Moleküler Biyoloji hızla gelişen bir bölüm. Bu sayede Hocalarımız güncel bilgiyi bize çok iyi bir şekilde aktardılar. Lisanstan mezun olduğumda kendimi bilimsel anlamda hiç eksik hissetmedim. Başarılı öğrencilerle birlikte eğitim gördük. Benim dönemimden mezun olan birçok arkadaşım hepsi çok iyi yerlerde. MIT’de doktora sonrası araştırma yapan bir arkadaşımız var, Semir var, Atakan var, Ozan var. Yurt dışında oldukça başarılı çalışmalar yapmış arkadaşlarımız. Benimle birlikte mezun olan arkadaşlarımın hepsinin yurtdışı bağlantıları var. Hepsi iyi yerlerde. İYTE Mezunları iyi bir kariyer sahibi oluyor.
İYTE’de Yüksek Lisans eğitiminizi tamamladıktan sonra Harvard’a giden süreçte kariyeriniz için nasıl bir yol izlediniz? Biraz bahsedebilir misiniz?
Lisanstan mezun olduğumda İsveç’te Doktoraya gidecektim. O olmayınca Yüksek Lisansıma İYTE’de başladım. Ders dönemini tamamladığımda İsveç’te Karolinska Enstitüsünde alanında çok başarılı olan, tanınan Boris Zhivotovsky ile çalışma imkanım oldu. Aslında her aşama bir sonraki aşamayı getiriyor. Bir anda hiçbir şey olmuyor. Diyebilirim ki Yusuf Hoca’yla (Prof. Dr. Yusuf Baran) tanışmam kariyerimi çok değiştirdi. Yusuf Hoca’yla çalışmak ilk aşamayı getirdi. Sonrasında Boris Hoca’yla çalışmam da öyle. Hem öğretmek isteyen, hem destekleyen insanlardı. Boris Hoca hatta Doktoramı orada tamamlamam için burs bile bulmuştu. Ben gitmek istediğimi belirtince onu da destekledi. Ve çok iyi bir referans mektubu yazdı. Sonrasında da İngiltere’ye gittim. Bu şekilde bir önceki aşamam bir sonrakini getirdi. Elbette karşıma zorluklar da çıktı. Ancak vazgeçmeyince oluyor. Yaklaşık 6 yıllık bir süre sonunda doktoramı Cambridge’de tamamladım. Aslında ben kiminle çalışacağımı çok iyi biliyordum; master’a giderken, doktora’ya giderken kiminle çalışacağımı biliyordum. Sevdiğim alanda stratejik kararlar verdim. Bana hem faydası dokunacak hem de işi öğrenebileceğim kişilerle çalışmayı seçtim. Gittiğim her laboratuvarda o alanda iyi şeyler yapmış, alana yön veren insanlar buldum. O alana kendimden de bir şeyler katıp, teknik geliştirebileceğim laboratuvarda çalışıyorum. Bu zamana kadar bu şekilde ilerledim.
Projeniz, Amerikan Kanser Araştırma Kurumu ve İngiltere Kanser Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen yarışmada 4 proje arasına girerek “Transatlantik Araştırma Ödülü”ne layık görüldü. Bu projeden bahsedebilir misiniz?
Her hücrede DNA bölünebilmek için kendini çoğaltıyor. Biz son aşamasına bakıyoruz. Bugüne kadar teknik sebeplerle ve zorluğu nedeniyle araştırılamamış bir alan. DNA yaklaşık 3 milyar harften oluşuyor, bunun tamamının kopyalandığı kontrol eden bir mekanizma yok. Bazen hücre içinde belli zorluklardan ötürü kopyalanmayan 20-30 harf kalıyor ve bunu kontrol eden bir mekanizma olmadığı için hücre bölünmeye devam ediyor. Bu da kromozom kırıklıklarına sebep veriyor.
Aynı zamanda kansere sebep olan neden bu mu?
Aslında evet. Bu kromozom kırığı nedeniyle siz birçok hastalığın en önemlisi de kanserin yolunu açmış oluyorsunuz. Dediğim gibi 3 milyar harfte 20-30 harfin bitip bitmediğini araştırmak teknik olarak çok mümkün değil. İşte bu çalıştığım laboratuvarda özel bir deney sistemleri var ama teknik hala yoktu. Benim projem de bu tekniğin geliştirmesi ve bu soruların sorulmasını kapsıyor. O son 20-30 tane harfte ne oluyor? Normal hücrede bunu hangi mekanizmalar sonlandırıyor? Sonlandırılmadan kırılarak kansere sebep olan şey nedir? Asıl ana teması bu. Çok büyük bir proje. Kariyer projesi olarak nitelendirebiliriz daha çok. Teknik geliştirip bu soruları cevaplayabilecek bir olgunluğa getirmek bile yeterli bu projede. Çünkü bahsettiğimiz alan teknik yetersizliklerden dolayı çok araştırılmamış bir alan.
Pandemi döneminde özellikle moleküler biyoloji alanında çalışan bir çok araştırmacı çalışmalarını Koronavirüs’e yönlendirdi. Sizin bu konuda çalışmalarınız var mı?
Evet var. Ben teşhis yöntemi geliştirdim. Şubat 2020’de Amerika’da tam kapanma olmadan önce Koronavirüs ile ilgili çalışmaya başladım. DNA ile ilgili çalıştığım için, nokta mutasyonlarının analizi ve bulunması gibi yöntemler geliştiriyordum zaten. Bu yöntemlerden birini korona için uyguladık. Koronavirüs mutasyona uğrarsa mutantları nasıl bulabiliriz? Erkenden çalışmaya başladık. Ama bu sadece korona için değil başka virüsler için de uygulayabileceğimiz global bir teknik oldu. Patentini yeni aldığımız bu projemiz Teknoloji Transfer ofisinde ticarileşme aşamasında.
Gelecek planlarınız/projeleriniz neler? Hayalini kurduğunuz bir proje var mı?
Kariyerim hep inişli çıkışlı oldu. İlk başta fazla üstüne düşmem, sonradan asılırım. Bilimi çok seviyorum ama bilimin uygulamaya dönüştüğünü de görmek istiyorum. Biz temel bilimci olduğumuz için bulduğumuz bir şeyin insanlara ulaşması 20-30 yılı buluyor. Bugün kanser için bir hedef bulsanız bile en iyi ihtimalle onun ilaca dönüşmesi 15-20 seneyi buluyor. Bu nedenle ya motivasyonunuzun çok iyi olması gerekiyor ya da yan yollara girmeniz gerekiyor. Ben de sonuçlarını daha kısa sürede görebileceğim yan yönlere girmek istiyorum bundan sonraki çalışmalarımda. DNA’nın yapısıyla ilgili teknik geliştirmek, yeni analiz yöntemleri denemek istiyorum. Ama genel olarak hayalini kurduğum şey yaptığım çalışmaların sonuçlarını görebilmek. Türkiye’de adli tıpta kullanılan kitler üreten bir şirketimiz var. O şirketin gelişerek, ürünlerin sahada kullanılmasını görmek istiyorum.
Biz laboratuvarda çalıştığımız zaman bütün dünyadan izoleyiz. Bazen yaptığımız iş rutine dönüyor. Biz bunu niye yapıyoruz diye düşünebiliyoruz. Merakımızı gidermenin yanı sıra bunu insanlığa/canlılara katkı koyması için yapıyoruz daha ziyade. Sorunu olan canlılara ulaştırmak istiyoruz. Ben biraz daha somut ürün üzerinden çalışmalarımı sürdürmek istiyorum.
Başarılı bir kariyer için İYTE öğrencilerine tavsiyeleriniz nelerdir? Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrencileri için özellikle nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz?
Ben çok başarılı olduğumu düşünmüyorum. Benden çok daha başarılı insanlar var. En fazla ben kendi adıma neyi doğru yaptım, onu söyleyebilirim. Denemekten vazgeçmedim. Laboratuvarda nasılsam ben normal hayatımda da öyleyim. Bazen 200 kez deney yapıyorsunuz ve başarısız oluyorsunuz. 201’de çalışıyor. Laboratuvarda görmediğiniz bir dünyadasınız. Hipotez kuruyorsunuz, çoğu zaman o hipotez doğru olmuyor. Sürekli deniyorsunuz. Denemekten vazgeçmemeniz gerekiyor. İnsan doğayı anlamak için bilim yapıyor ama bir noktada kendini de anlaması lazım. Yeteneklerimiz neler? Ben kendi yeteneklerimi çok uzun bir süreden beri biliyorum. Kafamın neye çalıştığını, nerede bir yere faydalı olabileceğimi? Bu nedenle kendi yeteneklerimi bilerek hep ihtiyacım olduğu yere gittim. Zor problemlere kolay çözümler bulan bir yeteneğim var. Tabii alanınızda okuyacaksanız, ne istediğinizi bileceksiniz. Herkesin ilerlemeye çalıştığı bir ortamda kendi yeteneklerinizi bilirseniz beraber ilerlerken nasıl daha hızlı yol kat edeceğinizi bulursunuz. O yüzden yeteneklerinizi bulmanız gerekiyor. Bir de şöyle bir şey var. Buradaki herkesin tüm konularda yetenekleri ortalamanın üzerinde. Bu nedenle burada başarılı olabilmek için bir yeteneğinizin çok iyi olmasının yanı sıra diğer yeteneklerinizin de ortalamanın üstünde olması gerekiyor. Eksik olduğunuz konularda da ilerleme kaydetmek için hedefler koymanız gerekiyor. Örneğin problem çözümlerinde yetenekliyim ama çok iyi yazamıyorum. Bu nedenle diyorum ki şu aşamada yazma yeteneğimi ilerleteceğim. Bu konuda eksiklerim var bu aşamada bunu gidereceğim şeklinde hedefler belirliyorum. Kendi adıma böyle yaparak ilerleme kaydettim. Başkalarının daha iyi yöntemleri elbette vardır.
Eklemek istediğiniz bir konu var mı?
İYTE’yi çok özlemişim onu da belirtmek isterim. İYTE benim için hep hayaller kurduğum, güzel arkadaşlarımın olduğu özel bir yer. O yüzden çok özlüyorum.
Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.