Bültenimizin bu sayısında Enstitümüz Makine Mühendisliği, Lisans (2018) ve Yüksek Lisans (2021) mezunumuz Gökay Adabaşı ile İYTE’deki öğrenim sürecini, sosyal bir öğrenci olmanın kendisine katkılarını, kariyerini yurt dışında sürdürmenin avantajlarını ve dezavantajlarını, İYTE öğrencilerine tavsiyelerini ve gelecek planlarını konuştuk.
Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini İYTE Makine Mühendisliği Bölümünde tamamladınız. Üniversite tercihi yaparken İYTE’yi ve bölümünüzü tercih etmenizin en önemli nedenleri nelerdir?
Aslında üniversite tercih döneminde çok bilinçli değildim. O dönem voleybol oynadığımdan dolayı sporun daha çok içinde kalabileceğim bir meslek düşünüyordum. Üniversite puanım beklediğimden daha yüksek gelince İYTE’yi araştırmaya başlamıştım. Eğitim dilinin tamamen İngilizce olması, akademik kadronun güçlü olması ve -normalde İzmir’de yaşadığımdan dolayı- hem İzmir’e uzak olup hem de olmaması yönünden tercih etmiştim.
Size göre İYTE’de öğrenim görmenin en önemli avantajı nedir?
Eğitim dilinin İngilizce olması ve akademik kadro diyebilirim. İYTE’nin verdiği eğitim Türkiye standartlarının çok üzerinde, hatta dünya standartlarında. Bunu da yurt dışında eğitim görmüş olan akademisyenler sayesinde başarıyor. Bu durumun yansıması İYTE’den mezun olduktan sonra gerek Türkiye’de gerekse yurt dışında karşılaştığımız ilgiden anlaşılabiliyor. Elbette bu yazdığım kadar kolay değil ancak bunun için uğraştığınızda diğer üniversitelere göre İYTE’nin avantajını mezuniyetten sonra görebiliyorsunuz.
Lisans ve Yüksek Lisans eğitimi sürecinde oldukça sosyal bir öğrenciydiniz. Öğrenim hayatınız sürecinde bulunduğunuz sosyal faaliyetlerden bahsedebilir misiniz?
Evet genel olarak karakterim de bu şekilde. Ben aslında lisans döneminde akademik olarak çok başarılı olduğumu söyleyemem. Daha çok sosyal bir öğrenciydim. 2013 yılında İYTE’yi kazandıktan sonra voleybol takımı kurmak için çok uğraştım. O dönem rektör yardımcısı Prof. Dr. Sedat Akkurt sayesinde de 1 sene sonra bunu başardım. 4 sene boyunca Voleybol topluluk başkanlığı ve 4 sene de erkek voleybol takım kaptanlığı yaptım. Hazırlıktayken bir süre Viyana valsi ile ilgilendim ve İspanyolca kursuna gittim. Atatürkçü Düşünce Topluluğunda görev aldım. Devamlı olmasa da Edebiyat Topluluğunda belli görevler aldım. Yüksek lisansımda da erkek voleybol takımının antrenörlüğünü yaptım. Bunların yanında da voleybola devam edip kulüp takımıyla 2. Ligde oynuyordum.
İYTE; öğrencilerinin kariyer gelişimine katkı sunan bu tür sosyal ve kültürel etkinliklere katılan öğrencileri desteklemek amacıyla Toplumsal Farkındalık ve Liderlik Belgesi (TFLB) Sistemini hayata geçirdi. Sosyal öğrenciler mezun olduklarında diplomanın yanı sıra TFLB Belgesine sahip olacaklar. Gerek işe alım sürecinde gerekse çalışma hayatında sosyal bir öğrencilik geçirmenin kariyerinize katkı sağladığını düşünüyor musunuz? Bu tür bir belgeye sahip olmanın öğrencilere avantaj getireceğini düşünüyor musunuz?
Kesinlikle. Ben öğrencilerin üniversitelerden sadece bir not ortalaması ile mezun olmasını destekleyen biri değilim. Üniversiteler sadece bir eğitim kurumu değil, kendini en rahat geliştirebileceğin, gerektiği zaman sorumluluk alabileceğin, zorluklarla karşılaşacağın ve bunların üstesinden gelmeyi öğrenebileceğim kurumlardır. Benim iş hayatımda da akademide de gözlemlediğim kadarıyla, çoğu üniversite öğrencilerinde olan büyük bir eksiklik bu. Bu tarz bir uygulamanın olması İYTE’nin çok büyük bir avantajı diyebilirim. Ben İYTE’de olsaydım kesinlikle böyle bir fırsatı kaçırmazdım.
İYTE’de Yüksek Lisansa karar verme süreciniz nasıl oldu ve eğitiminizi tamamladıktan sonra kariyeriniz için nasıl bir yol izlediniz?
Makine Mühendisliği Bölümünde çoğu hocam, iletişim gücümün kuvvetli olmasından dolayı aslında özel sektörde çok başarılı bir mühendis olacağımı söyledi. Mezun olur olmaz işe başladım ama ilk olarak yüksek lisansı, iyi bir firmada çok daha başarılı bir konuma gelebilmek için yapmaya başlamıştım. Ancak sonrasında İYTE gibi bir okuldan mezun olduktan sonra çalıştığım firmalarda mühendislik beni tatmin etmemeye başladı ve yüksek lisansta da yaptığım araştırmalar her geçen gün beni daha da içine çekti. Yüksek lisansım boyunca araştırmalarım için makale okurken sürekli daha fazla merak etmeye başladım ve Amerika’da olan profesörlerle iletişim kurmaya başladım. İlk başta aslında okuduğum makalelerde olan profesörlere ulaştım ve birçoğundan da dönüş aldım. Sonrasında da Amerika’da şansımı neden doktora ile denemeyeyim düşüncesi oluştu ve Amerika’da doktora sürecini araştırmaya başladım. Çok yorucu ve stresli bir süreç olmasına rağmen çok da keyifliydi.
Özel sektör deneyiminiz de çok. İş arama sürecinde olan mezunlarımıza tavsiyeleriniz nelerdir? İş bulma sürecinde zorluk yaşadınız mı?
Özel sektörde yıl olarak çok uzun süre tecrübem olmasa da firma olarak daha çok diyebilirim. Lisans son senesinde aslında her öğrencinin aklında olan soru işareti acaba mezun olunca iş bulabilecek miyim sorusu. Benim tavsiyem lisans dönemini ne kadar verimli geçirirseniz yani kendinizi ne kadar geliştirirseniz bu akademik anlamda da kişisel anlamda da geçerli; çalışmak istediğiniz yere veya olmak istediğiniz konuma ulaşma süresini kısaltırsınız. İş bulma sürecinin zorluklarını hepimiz yaşadık. Aslında yaşadığımız zorluk çalışmak istediğimiz alana karar veremeyişimizden kaynaklanıyor. Ama eninde sonunda edindiğiniz tecrübelerle o konuma ulaşıyorsunuz diyebilirim.
University of California’da doktora eğitiminizi sürdürmektesiniz. Yurt dışında kariyerinizi sürdürmenin avantajlarından ve dezavantajlarından biraz bahsedebilir misiniz?
Benim açımdan avantajları çok daha ağır basıyor. Öncelikli olarak farklı bir sistem ve kültür var, dünyanın her yerinden olan insanlarla tamamen liyakate dayalı bir sistemde bir arada çalışmak ve o düzenin içine kendini uyarlayabilmek, tabii ki Amerika’da İngilizceye olan hâkimiyetin daha da artması, gerçek bir profesyonel dünya ile tanışmak, kendi başına yaşamayı öğrenmek, araştırma olanaklarının çok fazla olması, bilime erişimin rahatlığı, özgüvenin gelişmesi ve daha birçok sebep diyebilirim. En büyük dezavantaj çok uzak olması, istediğin zaman sevdiklerini ziyaret edememek ve özlem. Ancak herkese söylediğim şey ne amaçla olursa olsun yurt dışına çıkın, bir süre geçirin ve ülkenizin gelişimi için çabalayın ve sorgulamaktan vazgeçmeyin.
Doktora çalışmalarınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?
Şu anda nanoboyutta çalışmalar yürütmekteyim. Nanoboyutu biraz tanımlamam gerekirse ortalama bir insan saç telinin kalınlığını alıp 100 bin parçaya bölersek tek bir parçası 1 nanometre yani nanoboyut oluyor. Bu bahsettiğimiz nanoboyut ortalama birkaç atomu yan yana koyarsak elde ettiğimiz boyut diyebilirim. Bu boyutu da gözlemlemek için kendi çalışmalarımda Atomik Kuvvet Mikroskobu (AFM) tekniğini kullanıyoruz. AFM, Çok sivri ve gözle görülmeyecek kadar küçük bir ucu istediğimiz yüzeyin üzerine getirerek ve o yüzeyde aslında atomları hissederek farklı çalışmalar yaptığımız bir teknik. Doktora çalışmalarım genel olarak AFM ve nanoboyutta diyebilirim. Daha detaylı bilgi isterseniz araştırma grubumuzun sayfası baykaralab.ucmerced.edu’yu ziyaret edebilirsiniz.
Lisansüstü eğitimlerini Amerika’da sürdürmek isteyen mezunlarımıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Amerika’da lisansüstünde rekabet gerçekten çok fazla. Profesörler, günde dünyanın her yerinden onlarca eposta alıyor. Benim tavsiyem öncelikli olarak çalışmak istediğiniz alanı gerçekten bilmeniz lazım. Lisans eğitiminde mühendislik alanında her şey hakkında bilgi sahibiyken lisansüstünde bir alanda özelleşmeye ve uzmanlaşmaya başlıyorsunuz. Bundan dolayı da bir profesöre ulaşırken onun alanında fark yaratabileceğinizi ve onun çalışmalarını takip ettiğinizi eposta ile profesöre hissettirmeniz lazım. Eğer dönüş alırsanız, bu zorlu sürecin başlangıcını yapmış oluyorsunuz diyebilirim ama çok detaylı bir konu eğer daha detaylı bir cevap istiyorsanız, Youtube kanalımda bununla ilgili bir video çekmiştim orayı ziyaret edebilirsiniz. 😊 (Kanalımın adı direkt olarak Gökay Adabaşı)
Gelecek planlarınız/projeleriniz neler?
Gelecekten ziyade aslında şu andan zevk alarak yaşamak istiyorum. Kendime kısa süreli hedefler koydum, çünkü onlara ulaşınca daha mutlu oluyorum. Ama büyük çerçeveden bakarsak Amerika’da Türkiye’yi temsil eden başarılı bir araştırmacı olmak isterim.
Eklemek istediğiniz bir konu var mı?
Bir hedefiniz varsa ve bir şeyi başarmak istiyorsanız gerçekten önünüze çıkabilecek bütün engellere rağmen mücadele etmeyi bırakmayın. Şu günlerde en çok ihtiyacımız olan şey de umut etmek. Eğer yaşıyorsak umut her zaman vardır. Gençlik olarak umudunuzu kaybetmeyin.
Benimle röportaj yaptığınız için çok teşekkür ederim.
#İYTEliolmakAyrıcalıktır
Zaman ayırdığınız için biz teşekkür ederiz.